DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 3406268-0.13602%
Sakarya

KAR YAĞIŞLI

17:47

AKŞAMA KALAN SÜRE

İMO’dan vekillere dosya! “Çok önemli” notuyla…

İMO’dan vekillere dosya! “Çok önemli” notuyla…

ABONE OL
Mart 4, 2024 08:06
İMO’dan vekillere dosya! “Çok önemli” notuyla…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İnşaat Mühendisleri Odası Sakarya Şube Başkanı Semih Uçar ve Yönetim Kurulu TBMM’ye giderek Sakarya milletvekilleri ile 31 Mart 2024 seçimleri öncesi görüşme yaptı. MHP Grup Başkanvekili ve MHP Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, AK Parti Sakarya Milletvekilleri Lütfi Bayraktar ve Murat Kaya, CHP Sakarya Milletvekili Ayça Taşkent ile makamlarında görüştü.
Ziyarette Sakarya’nın öncelikli sorunları ve çözüm önerileri ile ilgili Sakarya Milletvekillerine bilgilendirmeler yapılarak; gelecek nesillere daha planlı, daha dirençli kentler bırakabilmek için kurumlar arası iletişimi güçlendirerek, yetki çatışmalarını çözerek, rant odaklı olmayan, kamu yararını düşünen bütüncül bir anlayışla İnşaat Mühendisleri Odasının, STK’larının da hep birlikte çalışılması gerektiği dile getirildi.
İMO Sakarya Şubesi’nden yapılan açıklamada, “Vatandaşlarımızın deprem güvenlikli yapılarda oturmalarını sağlamak için, Sakarya’da ve deprem bölgelerinde ivedilikle riskli yapı envanteri çıkarılması, riskli yapıların önceliklendirilmesi, mevcut yapı stokunun güçlendirilmesi, kentsel dönüşüme sokulması ve depreme dirençli hale getirilebilmesini içeren, rant odaklı olmayan, kamu yararı gözetilerek, insan odaklı ve bütüncül düşünceleri içeren çok sayıda basın açıklaması yaptığımızı, bilimsel çalışmaları sunduğumuzu anlattık. Ne yazıktır ki ; insanların barınma ve afet önlemlerinin sağlanması devletin görevi iken, bu sorumluluğu malike bırakan, mevcut durumun daha da sağlıksızlaşmasına sebep olan, bilim ve tekniğe aykırı olan, oy ve gelir elde etmek amacıyla imar barışı adı altında topluma sunulan imar aflarına karşı basında ve çeşitli platformlarda bunun yanlış olduğunu, telafisi zor durumlar yarattığını dile getirdik ve nitekim haklı çıkarak olumsuz sonuçlarını da Kahramanmaraş depremleri ile gördüğümüzü dile getirdik.
Şubemizin her zaman vurguladığı gibi, kente ilişkin kararlarda, insana önem veren, insanı öncelikleyen, kentte yaşayanların yaşam kalitesini ve konforunu yükselten, bilim ve tekniğe uygun, kapsamlı bir araştırmaya dayanan, planlı bir çalışmanın sonucu katılımlı ve bütüncül bir anlayışla kararlar alınması gerektiğini vurguladık. Bu nedenle, çalışma dönemimizde kentin ve insanın gerçeğine uyan çalışmalar yapılmasının önemli olduğu düşüncesiyle hareket ettiğimizi dile getirdik. Kentimizin deprem önlemleri, sıvılaşan zeminleri, afet hazırlık ve müdahale, proje sorunları, mevcut yapı stoku, envanter çalışmaları, hukuksal sorunlar, mesleki sorumluluk sigortası, ulaşım, kent içi trafik, yapı denetim, imar ve çevre sorunlarının çözümü konusunda, bilgi ve birikimlerimizi, araştırmalarımızı, önerilerimizi paylaştık. Bu doğrultuda diğer meslek odaları ve Sivil Toplum Kuruluşları ile birlikte çalışmalar içinde yer alınması gerektiğini, kentteki yanlış projelerin karşısında kararlılıkla durduğumuzu dile getirdik.
2023 yılı Şubat ayı içerisinde yüzyılın afeti dediğimiz, 11 ilimizi etkileyen, dünyada eşi benzeri olmayan, 6 saat ara ile ardışık gerçekleşen, belirli bölgelerde yönetmelik değerlerini aşan, bilim ve teknik uzmanları için yeni bilinmeyen araştırma alanları açan, Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerini yaşadığımızı anlattık.
İnşaat Mühendisleri Sakarya Şubesi ve temsilcileri olarak Tüm üyelerimize hasar tespit eğitimi aldırarak, depremden etkilenen tüm illerde gözlem ve inceleme yapmak, yaşanılmış deprem tecrübelerimizi bölgeye aktarabilmek ve hasar tespitlerinde görev almak üzere afet bölgesine gittiğimizi anlattık.
İMO- İnşaat Mühendisleri Odası’nın mesleğin, meslektaşların, toplumsal yarar ilkesinin savunulduğu bir oda olduğunu, yeni çalışma döneminde bu savunma ve hak aramaların daha da artacağını ve açık olan bir noktanın daha bulunduğunu dile getirdik. İmo Sakarya Şubesi bu süreçten de alnının hakkıyla geçerek mesleğini ve meslektaşlarını korumasını bilmiştir ve bundan sonrada bileceğini ve İMO kadrolarını buna muktedir olduğunu söyledik.
Tüm bu gelişmeler devam ederken, bizler de Şubemizin bu döneminde de Şehrimizdeki kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum kuruluşlarını, belediyelerimizi, şehrimizin ve ülkemizin sorunlarına çözüm bulmak amacıyla ziyaretler ettiğimizi, çözüm önerilerinde bulunduğumuzu, protokoller imzaladığımızı, ilişkilerimizi geliştirdiğimizi dile getirdik. Şube olarak meslektaşlarımızı ve toplumu, meslek alanındaki yeni gelişmelerden haberdar etmek, mesleki alanındaki yetkinliğin artırmak ve onların gelişimlerini sağlamak amacıyla Meslek içi eğitimler kapsamında, seminerler, paneller, söyleşiler, kurslar ve eğitimler düzenlediğimizi anlattık” denildi.
İMO Sakarya Şubesi, şehrin kısa, uzun ve orta vadeli sorun ve çözümlerinin bulunduğu ‘çok önemli vurgular’ başlıklı dosyayı milletvekillerine teslim ederek ziyareti sonlandırdı.
ÇOK ÖNEMLİ VURGULAR DOSYASI ŞU ŞEKİLDE:*Artık deprem sonrası yaraları sarmaya odaklanmamalıyız; depremlerin felakete dönüşmesini engellemeliyiz.
*Maalesef, kabul edilemez bir şekilde, on iki binin üzerinde bina toptan göçtü ve elli binin üzerinde insanımızı kaybettik.
*Kendimizi hiç aldatmayalım. Bundan sonraki kuvvetli yer hareketine yol açan deprem ülkemizde ve şehrimizde nerede vuku bulursa bulsun bu manzaralar tekrarlanacak çünkü yapı envanter çalışmalarımıza geç başlamış ve henüz günümüz itibari ile tamamlanamamıştır, riskli yapılar önceliklendirilememiştir.2000 yılı öncesi mevcut yapı stokumuz depreme dirençli hale getirilememiştir.. Sıvılaşan zeminlerimiz iyileştirilememiştir. Yapılarımız güçlendirilmemiştir. Mühendislik ve bilim kuralları hiçe sayılarak imar afları ile yapılara iskan ruhsatları verilmiştir.
*Deprem hasarlarının yaygın olduğu bölgeler, verimli tarım arazileri üzerinde planlanmış şehirlerdir. Dolayısı ile ana kayanın derinde olduğu zayıf zemin koşullarında, hatta sıvılaşma potansiyeli olan zeminlerde yapılan çok katlı ve taşıyıcı sistemi esnek yapılar ağır hasar almış veya toptan göçmüştür. Bununla birlikte, göçmese de bir kat batan veya yana eğilen binalar gözlemlendiğinden, bazı bölgelerde zemin sıvılaşması gerçekleşmiştir.
Her türlü zemin koşullarında yapı yapmak elbette mümkündür ancak bir bedeli vardır. Zemin, üstyapı yüklerini güvenle taşıyacak şekilde iyileştirilmeli, koşullara uygun doğru temel sistemi ve üstyapı taşıyıcı sistemi seçilmeli ve bu tasarım sürecinin titiz bir mühendislik yaklaşımı ile gerçekleştirilmesi ve tasarımın uzman mühendisler tarafından denetlenmesi gerektiği unutulmamalıdır.
*Riskli yapı stoku belirlenmelidir. Yapı envanteri çıkarılarak belirli bir risk sırası ile tüm binaların deprem güvenliğinin belirlenmesi zorunlu hale getirilmeli; deprem dayanımı yetersiz çıkan binaların öncelikle imar mevzuatına uygun olarak güçlendirilmesi sağlanmalı; güçlendirmenin yeterli gelmeyeceği durumlarda yenilenmelidir. Aynı zamanda yapı stokumuzun belirli periyotlar dahilinde düzenli olarak yerel yönetimler tarafından denetlenmelidir. Söz konusu denetimlerin yapılabilmesi için yerel yönetimlere gerekli bütçe ve teknik kadro istihdamı sağlanmalıdır.
*İlimiz Sakarya’da ve İstanbul’da bulunan ve yeterli deprem güvenliğine sahip olmadığı bilinen yüzbinlerce binanın depreme güvenli duruma gelmesi sadece kentsel dönüşüm ile mümkün değildir. Pratik ve uygulanabilir çözüm, bu binaların boşaltılmadan, dışarıdan yapılacak güçlendirme ile depremde can kaybına neden olmayacak düzeye getirilmesidir. Kentsel Dönüşümde Kamu Yararı Gözetilmelidir. Rant odaklı kentsel dönüşüm anlayışı terk edilmelidir. Kentsel dönüşüm konusu sadece mekân düzeyinde ele alınamaz. Dönüşüm sosyal, ekonomik ve mekânsal gelişmenin bir bütünü olarak ele alınmalıdır. Aynı zamanda kentsel yenileme ve dönüşüm konusu geleceğe yönelik toplumsal bir öngörünün oluşturulması ve yönetilmesi süreci olarak değerlendirilmelidir.
*Deprem yönetmeliğinde güçlendirme performans hedefi, mevcut binayı yeni yapılan yapıların güvenlik düzeyine yükseltmektir. Bunun yerine performans hedefini “göçmenin önlenmesi” düzeyine indirmek Sakarya ve İstanbul için gerçekçi yaklaşımdır. Antakya’da 15 yıl önce 2007 Yönetmeliği koşullarına göre güçlendirilen 45 yıllık 9 katlı bir bina depremde hasar görmüş, ancak yıkılmamıştır. Aynı sitedeki diğer iki tıpkı blok ise yıkılmıştır. Güçlendirilen binada 51 kişinin canı kurtulmuştur. Yine Sakarya ilimizde çok katlı Vilayet Binamız depremde hasar görmüş güçlendirilmiştir ve 1999 depremini atlatmıştır. Fakat hemen yan tarafındaki 2 katlı olan adliye binası güçlendirilmediğinden 1999 depreminde göçmüştür. Buda doğru mühendislik hizmeti alarak güçlendirilen binaların depremde göçmeyeceğinin ve insanların can güvenliğini sağlayacağının kanıtıdır. *Betonarme binalarda taşıyıcı perde duvarlarının yeteri kadar ve düzenli miktarlarda uygulanması şarttır. Kamu binalarında olduğu gibi konut binalarında da olmalıdır, yönetmeliklere bu şart eklenmelidir. İlerideki inşa edilecek betonarme binalarda taşıyıcı perde duvarlarının kullanılması şart koşulmalıdır.
*Altını çizerek belirtmek gerekir ki ülkemizi, kentlerimizi ve yapılarımızı deprem başta olmak üzere afetlere karşı hazırlamanın temel yollarından biri yapı üretim sürecinin denetlenmesidir. Yapı denetim süreci; yer seçimi, zemin etüdü, projelendirme, yapım koşulları, çevre güvenliği, estetik, sağlık koşulları, ekonomi ve garanti sürelerini içeren oldukça önemli bir süreçtir.
Yapı denetimi süreci halkın can ve mal güvenliğini doğrudan ilgilendiren kamusal bir görevdir. Tarihimizin en büyük afetlerinden olan 6 Şubat depremleri, ülkemizde yapı üretimi ve denetimi süreçlerinde yaşanan sorunları gözler önüne sermiş, depremlerin ardından tüm kamuoyunda sorunların çözülmesi için ortak bir kanaat oluşmuş, basın yayın kuruluşlarında bu sorunlar sıklıkla dile getirilmiştir. Nitekim Odamız geçmişten bu yana bilinmekte olan bu sorunları defalarca yüksek sesle ifade etmiş ve sorunların temelden çözümü için önerilerde bulunmuştur.
Bu önerilerden biri de yapı denetim hizmetinin bir kamu görevi olduğu, Yapı Denetim Kuruluşlarının doğrudan kamu tarafından görevlendirilmiş birimler olarak çalışması ve Yapı Denetim Kuruluşlarında çalışan tüm görevlilerin kamu görevlisi statüsünde olması gerektiğidir.
Özel sektörde, serbest piyasanın işleyişine terk edilen yapı denetimi süreci, meslektaşlarımızın görevlerini tam ve etkin bir şekilde yerine getirmelerini engellemenin yanı sıra halkın can ve mal güvenliğini de tehdit etmektedir.
*Bir diğer önemli husus da her şantiyede tam zamanlı olarak bir şantiye şefinin görevi başında bulunması gerekliliğidir. Bir şantiye şefinin tam zamanlı olarak görevinin başında bulunması, mesleki bilgisini yapı üretim sürecinde kullanacağı ve inşaat çalışanlarını doğru yönlendirebileceği için, hem yapı üretim sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesini hem de meslektaşlarımızın saldırıya uğradığı söz konusu şiddet olayında olduğu gibi, birçok olumsuzluğun önüne geçilmesini sağlayacaktır.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.